Aile şirketlerinin kurumsal bir yapı ile markalaşmaları için sorumluluk alıyoruz

Günümüzde, iş dünyasında sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma, şirketlerin geleceği üzerinde, geçmişte olduğundan çok daha kalıcı ve hayati etkilere sahip. Bugün, Türkiye’de aile şirketlerinin geldiği nokta, sonraki kuşağa sadece bir şirket bırakmanın ötesinde küresel rekabet gücü olan, satın alma ve birleşmelerde başarı yakalamış bir şirket bırakmak.  

Dünya ve Türkiye’deki örneklerine baktığımız zaman, aile şirketlerinin ekonomik yaşamdaki önemlerinin hızla arttığını görüyoruz. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 99’unun KOBİ ve KOBİ’lerin de büyük birçoğunun aile şirketi olduğunu göz önünde bulundurursak Türkiye’nin ekonomik büyümesinde aile şirketlerinin önemini daha iyi kavramış oluruz. Bugün GSYH içinde yüzde 75’lik bir paya sahip olan aile şirketlerin istihdama katkıları yüzde 80’in üzerinde. Son yıllarda dünya genelinde yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen, girişimcilikleri ve yeni pazarlara açılabilmeleri sayesinde Türk aile şirketleri bu zor dönemde de büyüme planlarına devam edebildiler.   
Kısa dönemli büyüme planları yerine esnekliğe odaklanan aile şirketleri, kriz zamanlarını daha kolay atlatıyor ve hatta çoğu zaman daha iyi konuma ulaşmayı başarıyorlar. Bunda, ekonominin olumsuz seyrettiği zamanlar için esneklik kabiliyetlerini yükseltmek amacıyla, iyi zamanlarda ortaya çıkan gelir fazlasını doğru muhafaza etmelerinin önemli bir payı oluyor. 1997-2009 yılları arasındaki ekonomik konjonktüre baktığımız zaman, aile şirketlerinin ortalamadaki uzun vadeli mali performanslarının diğer şirketlere göre daha yüksek olduğunu görüyoruz.  

Ancak aile şirketlerinin birçoğu,  sahip oldukları özgün başarılarına, tutku ile işlerine bağlı olmalarına ve dinamik yapılarına rağmen, kurumsallaşma konusunda yeterli yetkinlik düzeyine sahip olmadıkları için kârlı ve kalıcı bir şirket olma noktasında ciddi sıkıntılar yaşıyor. Aile şirketleri yaşadıkları sorunlar sebebiyle, uzun vadede istikrarlı ve küresel rekabette etkin bir yapıya kavuşamıyorlar.  

Aile şirketlerinin sadece yüzde 10’u üçüncü kuşağın liderliğine geçerken, yüzde 70’i, daha ikinci kuşak devralmadan satılmakta ya da iflas etmekte. Yani Türkiye’de 10 aile şirketinden sadece 3’ü ikinci kuşağa geçebilmekte.  

Bu tablonun oluşmasında, kurumsallaşamama, işi kuran girişimcinin kontrolü bırakmaması, kardeşler arasındaki anlaşmazlıklar, bağımsız yönetim kurulu olmaması, düzenli aile toplantıları yapılmaması, aile meclisi ve anayasasının oluşturulmaması gibi konuların etkili olduğu görülüyor. 

Aile şirketleri yöneticileri, büyümek ve rekabet güçlerini artırmak için uyguladıkları stratejilerden istedikleri performansı elde etmekte zorlandıklarını, ancak doğru stratejiler uygulayabilmeleri halinde yüzde 50’den fazla büyüme göstereceklerine inanıyorlar. Ve bu köklü değişim sürecinde yönetimsel bir desteğe ihtiyaç duyuyorlar.
 
Biz de, çalışmalarımızda, bu beklentileri karşılayacak çözüm süreçlerine odaklandık ve ING Grubu içinde Belçika’da uyguladığımız bir modeli Türkiye’ye taşımaya karar verdik. Uzun yıllar yaşayan aile şirketlerinin; aile içi ilişkilerinin uyum içinde olduğu, güçlü finansal politikalar benimsedikleri, güçlü kurumsal yönetim yapısı oturttukları ve sıkı risk yönetimine dayalı servet yönetimi yaptıkları gerçeğini örnek alıp Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ile beraber program içeriğimizi oluşturduk. 

ING  Türkiye ve Boğaziçi Üniversitesi olarak aile şirketleri için 'kurumsallık' sınıfı açıyoruz ve onlara bu işin diplomasını vermek istiyoruz. Program katılımcı şirketlerimizin deneyimleri ile daha da zenginleşecek, özgün ihtiyaçlara zamanla daha da iyi cevap verir hale gelecektir.  

Bir akademik yıllık sertifika programı olarak tasarladığımız ING Nesilden Nesile Yönetim Akademisi, işletme eğitimi ve MBA sahibi olanlar ve olmayanlar için ayrışacak iki temel modül ve bu modüller altında kapsamlı alt modüllerden oluşuyor. Modüller sınıf eğitimlerini ve uygulamaları kapsıyor. Eğitimler, 2 haftada bir 2 tam gün olarak gerçekleşecek. Uzman akademisyenlerin ve koçların yönetiminde yürütülecek programı orta vadede İstanbul dışına da taşıyacağız. 

Eğitimler kapsamında, aile şirketlerinin kurumsallaşma süreçlerinde en çok ihtiyaç duyduğu konulara odaklanıyoruz. Bu kapsamda, Yönetim ve Organizasyon, Muhasebe ve Finans, Pazarlama, Proje ve Süreç Yönetimi, Aile Şirketlerinin Yapısı ve Kurumsallaşma, Aile Şirketlerinde Yönetim Yapısı, Aile Şirketlerinin Stratejik Yönetimi gibi başlıkları ele alacağız.

Türkiye ekonomisi aile şirketlerinin başarı hikayeleri ile büyüyecek. ‘ING Nesilden Nesile Yönetim Akademisi’nin aile şirketlerini hedeflerine daha hızlı şekilde ulaştırmada önemli roller üstleneceğine inanıyor, program kapsamında değerli hizmetler sunacak olan tüm eğitim kadrosuna ve katılımcılara başarılar diliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla,
Pınar ABAY
ING Türkiye Genel Müdürü